Uganda’da eski başkan İdi Amin’in mirası üzerine tartışmalar devam ediyor. Devlet Başkanı Yoweri Museveni, Amin’in unutulması gerektiğini savunurken, bazı Ugandalılar onun olumlu yönlerini vurgulamak istiyor.
Amin, 1971’de iktidarı zorla ele geçirmiş ve 1979’a kadar ülkeyi yönetmişti. Bu dönemde binlerce kişinin öldürüldüğü ve işkence gördüğü iddia ediliyor. Amin, 2003 yılında Suudi Arabistan’da öldü.
Museveni, Amin’i “Afrika’nın en kötü diktatörü” olarak nitelendiriyor ve onun mirasının Uganda’yı böldüğünü savunuyor. Museveni, Amin’in adının bir sokağa bile verilmediği başkent Kampala’da onun için hiçbir anıt bulunmadığını belirtiyor.
Ancak bazı Ugandalılar, Amin’in yerel sanayiye ve Afrika dayanışmasına olan bağlılığını örnek göstererek onun olumlu yönlerini vurgulamak istiyor. Bu kişiler, Amin’in mirasının Uganda’nın siyasi gelişimini anlamanın önemli bir parçası olduğunu savunuyor.
Amin’i anma çabaları
Amin’i anma çabası, Amin’in bazen kendisi hakkında yalan haber yapan uluslararası gazeteciler tarafından karalandığını iddia eden eski bir milletvekili tarafından yürütülüyor. Amin’in daha dengeli bir kararı hak ettiğini söylüyor ancak Amin’in sadece unutulması gerektiğini söyleyenlerin direnişiyle karşılaşıyor.
Türünün ilk örneği olan Amin’i anma konferansı Eylül ayında planlandığı gibi gerçekleştirilemedi çünkü etkinlik eğitim bakanlığından onay alamadı. Bu çabaya öncülük eden eski milletvekili Hassan Kaps Fungaroo daha sonra eğitim yetkililerine bir mektup yazarak bir İdi Amin Anma Enstitüsü kurulması için destek istedi. Konu Museveni’ye ulaştı ve iddiaya göre Museveni Amin’in yönetimini “açıkça yasadışı” olarak nitelendirdi ve ardından böyle bir enstitü fikrini reddetti.
Museveni’nin kararı
Museveni, eğitim bakanlığına verdiği yanıtta “İdi Amin’in çalışmalarını tanıtmak veya incelemek için bir enstitüye lisans verilmesi kabul edilemez” dedi. “Affedici Ugandalıların İdi Amin’in hayatta kalan meslektaşlarını affetmesi yeterlidir. Bırakın bu tarih unutulsun.”
Bu karar, Amin ile Museveni arasında bazı benzerlikler gören Ugandalıların tepkisine yol açtı. Amin gibi Museveni de iktidarı zorla ele geçirdi ve iktidarda kalmak için büyük ölçüde askeri otoriteye dayanıyor. Başkanı eleştirenler ise yaygın yolsuzluk, kamu kaynaklarının kötüye kullanımı, polis şiddeti ve hükümet muhalifi olarak algılananlara yönelik alanın daralmasına atıfta bulunarak Museveni’nin Amin’i yargılayacak ahlaki yetkiye sahip olmadığını savunuyor.
Muhalefetin tepkisi
Muhalefetteki Ulusal Birlik Platformu partisinin sözcüsü olan milletvekili Joel Ssenyonyi Associated Press’e yaptığı açıklamada “Bay Museveni bu ülkenin kendisiyle başladığını ve kendisinin mucizeler yarattığını düşünüyor” dedi. “Geçmiş liderlerimiz şüphesiz hatalar yaptı, Museveni de bunlardan faydalanmayı seviyor ama o daha kötülerini yaptı.”
Ssenyonyi, Amin’in hiçbir zaman demokratmış gibi davranmayan yarı cahil bir lider olduğunu, Museveni’nin ise yaklaşık kırk yıllık iktidarı boyunca “tüm kurumları ele geçirdiğini” söyledi.
Hükümetin yanıtı
Museveni’nin direktifine internet üzerinden gelen eleştirilere yanıt veren hükümet sözcüsü Ofwono Opondo, Amin için yapılacak bir anıtın “onu yüceltebileceğini ancak bazıları hala hayatta olan pek çok insanın gözü önünde yaptığı korkunç eylemleri geri alamayacağını” iddia etti.
Opondo, önerilen enstitünün Amin’in mirasını “aklamaya” yönelik bir girişim olduğunu söyledi.
Amin’in mirası
Amin’in destekçileri ve bazı akademisyenler, demiryolu, ulusal havayolu şirketi ve Uganda’nın yabancı misyonlarına ev sahipliği yapan çok sayıda bina da dahil olmak üzere yurtiçinde ve yurtdışında ulusal varlıkların edinilmesinde veya korunmasında etkili olduğuna dikkat çekiyor. Ayrıca müzik ve spor alanlarında yerel yeteneklerin yetiştirilmesi konusunda da kararlı olduğunu söylüyorlar.
Amin’in işlediği suçlar da geniş çapta belgelenmiştir. Yabancı basın ondan ‘Kasap’ olarak bahsetti. İnsan Hakları İzleme Örgütü’ne göre, bir zamanların ağır siklet boks şampiyonu ve İngiliz sömürge ordusunda asker olan Amin’in yönetimi sırasında 100.000 ila 500.000 kişi öldürüldü.
Amin hükümeti yargısız infazlar, zorla kaybetmeler ve halka açık infazlar gerçekleştirmekle suçlanıyordu.
Ugandalı Asyalıların Sınırdışı Edilmesi
Amin’in en tartışmalı eylemlerinden biri, 1972 yılında Ugandalı Asyalıların sınır dışı edilmesiydi. Amin, Asyalıların ekonomiyi kontrol ettiğini ve Ugandalılara adil davranmadığını iddia etti. Sınır dışı edilenler arasında işadamları, çiftçiler, doktorlar, öğretmenler ve diğer profesyoneller vardı.
Sınır dışı edilme, Uganda’nın ekonomisinde büyük bir yıkıma yol açtı. Ülkenin ticareti ve sanayisi durma noktasına geldi. Ayrıca, sınır dışı edilenlerin çoğunun Uganda’ya geri dönmesine izin verilmedi ve mal varlıkları ellerinden alındı.
Sınır dışı edilme, uluslararası alanda da büyük bir tepkiye yol açtı. Birleşmiş Milletler, Uganda’yı insan hakları ihlalleri yapmakla suçladı. Sınır dışı edilenlerin çoğu, İngiltere, Kanada ve Amerika Birleşik Devletleri de dahil olmak üzere diğer ülkelerde yeni bir hayat kurdu.
Amin’in sınır dışı etme kararı, Uganda’nın tarihinin en karanlık dönemlerinden biri olarak kabul edilir.
Comments