İngiliz hükümetinin Ruanda’ya sığınmacı gönderme planı, muhafazakar milletvekillerinin desteğiyle Parlamento’dan geçti.
İngiliz milletvekilleri Salı günü yaptıkları oylamada hükümetin bazı sığınmacıları tek yönlü olarak Ruanda’ya gönderme planını destekleyerek, insan hakları gruplarını kızdıran ve İngiltere’ye en az 300 milyon dolara mal olan bir politikayı tek bir uçuş bile gerçekleşmeden canlı tuttular.
Avam Kamarası 313’e karşı 269 oyla hükümetin Ruanda yasa tasarısını prensipte onaylayarak daha detaylı bir incelemeye gönderdi. Bu sonuç, Başbakan Rishi Sunak’ın otoritesini sarsacak ve hükümetini sallantıda bırakacak bir yenilgiyi önledi. Bu karar Sunak’a biraz nefes aldırdı ancak önümüzdeki haftalarda daha fazla çekişmeye yol açacak.
Tasarı, İngiltere Yüksek Mahkemesi’nin Manş Denizi’ni geçerek İngiltere’ye ulaşan göçmenlerin teknelerle Ruanda’ya gönderilmesi ve orada kalıcı olarak kalmaları planının yasadışı olduğu yönündeki kararını aşmayı amaçlıyor.
Tasarı, 5 Aralık’ta Ruanda ve İngiltere arasında imzalanan yeni bir anlaşmanın sonucudur.
İngiltere İçişleri Bakanı James Cleverly, yasal bağlayıcılığı olan anlaşmanın, geçen ay tartışmalı politikanın hukuka aykırı olduğuna hükmeden İngiltere Yüksek Mahkemesi tarafından gündeme getirilen “tüm meseleleri ele alacağını” söyledi.
Ancak Ruanda’nın Güvenliği (İltica ve Göç) Yasa Tasarısı hem uluslararası hukuku çiğnediğini düşünen Muhafazakâr merkezciler hem de Birleşik Krallık’a izinsiz gelen göçmenlerin sınır dışı edilmesini sağlayacak kadar ileri gitmediğini söyleyen partinin sağ kanat milletvekillerinin eleştirileriyle karşı karşıya.
Salı günü tasarıyı engelleme tehdidinde bulunan sertlik yanlılarının birçoğu, yasama sürecinin ilerleyen aşamalarında tasarının daha da sertleştirilmesi umuduyla çekimser kaldı.
Oylamanın ardından Sunak sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada “bu ülkeye kimin geleceğine suç çeteleri ya da yabancı mahkemeler değil İngiliz halkı karar vermelidir. İşte bu yasa tasarısı bunu sağlıyor.”
TOTEMİK MESELE
Ruanda planı, Sunak için totemik bir mesele haline geldi ve Fransa’dan Manş Denizi üzerinden İngiltere’ye izinsiz göçmen getiren “tekneleri durdurma” vaadinin merkezinde yer aldı. Bu yıl 29,000’den fazla kişi bunu yaparken, 2022’nin tamamında bu sayı 46,000’e düştü.
Sunak, vaadini yerine getirmenin Muhafazakârların önümüzdeki yıl yapılması gereken seçimler öncesinde muhalefetteki İşçi Partisi ile aralarındaki büyük kamuoyu yoklaması farkını kapatmasını sağlayacağına inanıyor.
Sunak, bu planın göçmenleri tehlikeli yolculuklardan caydıracağını ve insan kaçakçılığı çetelerinin iş modelini kıracağını savunuyor. 2022’de İngiltere’den yılda yüzlerce sığınmacıyı işleme koymayı ve yerleştirmeyi kabul eden Ruanda’ya yapılan ödemeler hükümete şimdiden en az 240 milyon sterline (300 milyon dolar) mal oldu.
Plan birçok yasal zorlukla karşılaştı ve İngiltere’nin en üst mahkemesi geçen ay Ruanda’nın mülteciler için güvenli bir yer olmadığını söyleyerek planın yasadışı olduğuna hükmetti. Bunun üzerine İngiltere ve Ruanda, göçmenlere yönelik korumaları güçlendirmeyi taahhüt eden bir anlaşma imzaladı. Sunak hükümeti, anlaşmanın, Yüksek Mahkeme kararına bakılmaksızın Ruanda’nın güvenli bir yer olduğunu ilan eden bir yasa çıkarmasına izin verdiğini savunuyor.
Parlamento tarafından onaylanması halinde yasa, Ruanda ile ilgili sığınma talepleri söz konusu olduğunda hükümetin Birleşik Krallık insan hakları yasasının bazı bölümlerini “iptal etmesine” izin verecek.
Partinin otoriter kanadındaki milletvekilleri, göçmenlere sınır dışı edilmeye karşı hem Birleşik Krallık mahkemelerinde hem de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde itiraz edebilecekleri bazı yasal yollar bıraktığı için yasanın çok yumuşak olduğunu düşünüyor.
Daha merkezde yer alan Muhafazakarlar ise tasarının mahkemeleri devre dışı bırakmasından ve uluslararası hukuku çiğnemesinden endişe ediyor. Eski Adalet Bakanı Robert Buckland milletvekillerine “bu Parlamento egemen ama aynı zamanda mahkemelerin bağımsızlığını ve hukukun üstünlüğünü de göz önünde bulundurmamız gerekiyor” dedi – ancak yine de tasarı için oy kullandı.
İçişleri Bakanı James Cleverly ise milletvekillerine “attığımız adımlar, her ne kadar yeni ve sınırları zorlayan adımlar olsa da, uluslararası hukuk çerçevesindedir” şeklinde güvence verdi.
İnsan hakları grupları, sığınmacıları 4,000 milden (6,500 kilometre) daha uzak bir ülkeye, Birleşik Krallık’a geri dönme umutları olmadan göndermenin uygulanamaz ve etik dışı olduğunu söylüyorlar. Ayrıca Ruanda’nın işkence ve hükümet muhaliflerinin öldürülmesi iddiaları da dahil olmak üzere kötü insan hakları siciline de atıfta bulunuyorlar.
İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün Birleşik Krallık Direktörü Yasmine Ahmed, oylama sonucunun “insanlık onuru için bir yenilgi ve hukukun üstünlüğü için bir çekiç darbesi” olduğunu söyledi.
Ahmed, “İnsan haklarını ihlal ederek ve yargı denetimini baltalayarak hukukun üstünlüğünü yıkmaya istekli bir hükümet tehlikeli bir ihtimaldir” dedi.
İşçi Partisi lideri Keir Starmer tasarıyı bir “hile” olarak nitelendirdi.
“Kum üzerine inşa edilmiş. İşe yaramayacak,” dedi.
Salı günkü yenilgi Sunak için ağır bir darbe olurdu ve partinin seçim yenilgisine doğru gittiğinden endişelenen huzursuz meslektaşlarını lider değişikliği için zar atmaya teşvik edebilirdi. Parti kurallarına göre Sunak, 53 milletvekilinin (Muhafazakarların toplamının %15’i) güvenoyu istemesi halinde güvensizlik oylamasıyla karşı karşıya kalacak.
Diğerleri ise ulusal seçim yapılmadan bir başbakanın daha görevden alınmasının felaket olacağını savunuyor. Sunak, partinin hem Boris Johnson’ı hem de halefi Liz Truss’u görevden almasının ardından 2019’daki son seçimlerden bu yana görevden alınan üçüncü Muhafazakâr başbakan oldu.
Comments